Teknik Elemanlar Derneği (TEKDER) İstanbul Şube Başkanlığı tarafından yayınlanan Hendese Bilim, Teknoloji ve Düşünce Dergisi'nin ilk sayısında yazım yayınlandı. İstifadenize sunuyorum:
http://www.tekderistanbul.org/MediaFile/dokumanlar/hendese-sayi-1.html
Yazıdan istifade edecekler için Referanslar:
1-Dr.Alpaslan Hamdi KUZUCUOĞLU
Kentsel Riskler ve Japonya Modeli
Konya Japon Kültür Merkezi Derneği Kültür Sanat Yayınları, 2012, Konya, 241 sayfa
ISBN 978-605-63408-4-0
2-Dr.Alpaslan Hamdi KUZUCUOĞLU
Hendese Bilim, Teknoloji ve Düşünce Dergisi 1. Sayı
Teknik Elemanlar Derneği (TEKDER) İstanbul Şube Başkanlığı Yayını
http://www.tekderistanbul.org/MediaFile/dokumanlar/hendese-sayi-1.html
Uygun olmayan bağıl nem ve sıcaklık, uygun olmayan ışık,
uygun olmayan hava kirletici koşulları, rutubet, yapı malzemesi kaynaklı
riskler ve gürültü gibi faktörler insan, çevre ve yapıları etkileyen çevresel
risklerden bazılarıdır. Tüm dünyada fosil yakıtların kullanımı nedeniyle hava
kirleticilerinin salınım oranlarında yüksek bir artış yaşanmaktadır. Buna bağlı
olarak karbondioksit (CO2) salınım oranı ise son 150 yılda %21 lik
artışla 280 ppm den 353 ppm e yükselmiştir (Şekil 1). Özellikle araç trafiği ve
endüstriyel üretim alanlarının yoğun olduğu bölgelerde önemli miktarda artış
tespit edilmektedir.
Bilindiği gibi küresel ısınmanın tanımı; insanlar tarafından atmosfere salınan gazların sera etkisi oluşturması sonucunda dünya yüzeyinde sıcaklığın artması olarak yapılıyor [2]. Artan dünya nüfusuyla gelen tüketim ihtiyacı ve doğal alanların yok edilmesi karbondioksit konsantrasyonundaki artışın ana nedenleri olmaktadır. Uzmanlar karbondioksit oranındaki bu artışın dünyanın yüzey sıcaklığını son yüz yıl içinde 0,4 - 0,8 ºC arttırdığına ve olması beklenen değerden % 30 daha yüksek olduğuna dikkat çekiyor. Bununla birlikte yüzey sıcaklığında yalnızca son yirmi yılda meydana gelen artış 0,25 - 0,4 ºC arasında bulunmaktadır. Birleşmiş Milletlerce desteklenen "İklim Değişikliği Hükümetler Arası Paneli (IPPC)"nin raporunda bu yüzyılın sonuna kadar dünyamızın ortalama sıcaklığının 2 ile 4,5 ºC yükseleceği öngörülüyor [3].
Yine uluslararası ölçekte
yapılan çalışmalarda küresel iklim değişikliği nedeniyle deniz suyu
seviyelerinde de artış öngörülmektedir (Şekil: 2). (2100
yılına kadar yaklaşık 60 cm .)
Su seviyesinin yükselmesi binaların bodrum mekanlarına yönelik risk
oluşturabilecek potansiyele sahiptir. Bunun derece gerçekleşebileceği ve
kentleri ne derece etkileyeceğini şimdiden kestirmek güçtür. Ancak bu ihtimal
de göz önünde bulundurulmalıdır.
Şekil 2: Deniz seviyelerinde yükselme
senaryosu [4].
Yani bu tablolardan da anlaşılacağı üzere insanoğlunu korkunç senaryolar beklemektedir. Bu nedenle akademisyenler son yıllarda hava kirletici gazların iç ve dış ortamlara yaptığı etkiler üzerine çalışmalarını yoğunlaştırmıştır. Bu amaçla AB Projeleri gerçekleştirilmiş olup pek çok proje de halen devam etmektedir. MEMORI / Measurement, Effect Assessment and Mitigation of Pollutant Impact on Movable Cultural Assets. Innovative Research for Market Transfer, CULT-STRAT / Assessment of Air Pollution Effects on Cultural Heritage - Management Strategies gibi projelerde hava kirleticilerinin kültür mirasa olan etkilerinin amacıyla test metotları geliştirilmiş, risk indikatörleri, eşik değerleri tespit edilmiş, modellemeler yapılarak kültür mirası koruma stratejileri belirlenmiştir. Bu çalışma sonuçları ile hem ekosistem hem de insan sağlığı üzerine hava kirliğinin etkileri yaklaşımları da karşılaştırılmıştır.
1970 yıllardan beri özellikle iç ortamlarda iç hava kalitesi ile ilgili sorunlar gözlenmiştir. Hava geçirmez olarak inşa edilen binaların yapılma amacındaki temel neden fazla enerji kullanmama ihtiyacıydı. Bu da az havalandırmayı beraberinde getirdi. Bilgisayarların kullanılmaya başlanması, kapalı alanlarda pek çok kişinin birlikte çalışması, iç kirleticilerin yüksek konsantrasyonlarda bulunması insan sağlığını tehdit eden önemli faktörler olmuştur.[5]
İç ortamlardaki hava kirliliği etkilerini periyodik olarak ölçmek için pasif ve aktif ölçüm metotlarından faydalanılmaktadır. Çeşitli metal kuponlar ve örnekleyiciler (sampler) pasif yöntemler olup, elektronik esasla çalışan sensörlü (sabit ya da hareketli) veri kaydediciler (data logger) aktif yöntemler olarak tanımlanmaktadır. Bu tür izleme (monitoring ) araçlarıyla sürekli olarak iç ve dış ortamlar izlenmelidir. Eğer hava kirleticileri için belirlenmiş eşik değerler aşılıyorsa buna göre gerekli önlemler alınmalıdır.
Dış ortamlardaki etkileri araştırmak amacıyla yine hava kirliliği izleme istasyonları kurulmaktadır. Çeşitli kurumlar kent bazında kurdukları izleme istasyonları sayesinde hava kirliği verilerini elde etmektedir. Örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesi 10 hava kalitesi ölçüm istasyonu ile hizmet vermektedir. Ölçülen hava kirleticilerinin 15 dakikalık ortalamaları istasyonlardaki bilgisayarlar tarafından otomatik olarak kaydedilmektedir. Sonra bu veriler teknik elemanlarca saatlik ve günlük ortalamalara dönüştürülmektedir [6]. Ayrıca AB Projesi olan LIFE Projesi (Development of a GIS Based Decision Support System For Urban Air Quality Management In The City of Istanbul) sonucu elde edilmiş çıktılar günlük olarak yayınlanmaktadır. Aynı zamanda istenilen tarih aralığında yine istenilen bir istasyona ait hava kirliliği raporlarına da web üzerinden ulaşılabilmektedir.
(http://application2.ibb.gov.tr/IBBWC/HavaKalitesi.aspx)
Yani bu tablolardan da anlaşılacağı üzere insanoğlunu korkunç senaryolar beklemektedir. Bu nedenle akademisyenler son yıllarda hava kirletici gazların iç ve dış ortamlara yaptığı etkiler üzerine çalışmalarını yoğunlaştırmıştır. Bu amaçla AB Projeleri gerçekleştirilmiş olup pek çok proje de halen devam etmektedir. MEMORI / Measurement, Effect Assessment and Mitigation of Pollutant Impact on Movable Cultural Assets. Innovative Research for Market Transfer, CULT-STRAT / Assessment of Air Pollution Effects on Cultural Heritage - Management Strategies gibi projelerde hava kirleticilerinin kültür mirasa olan etkilerinin amacıyla test metotları geliştirilmiş, risk indikatörleri, eşik değerleri tespit edilmiş, modellemeler yapılarak kültür mirası koruma stratejileri belirlenmiştir. Bu çalışma sonuçları ile hem ekosistem hem de insan sağlığı üzerine hava kirliğinin etkileri yaklaşımları da karşılaştırılmıştır.
1970 yıllardan beri özellikle iç ortamlarda iç hava kalitesi ile ilgili sorunlar gözlenmiştir. Hava geçirmez olarak inşa edilen binaların yapılma amacındaki temel neden fazla enerji kullanmama ihtiyacıydı. Bu da az havalandırmayı beraberinde getirdi. Bilgisayarların kullanılmaya başlanması, kapalı alanlarda pek çok kişinin birlikte çalışması, iç kirleticilerin yüksek konsantrasyonlarda bulunması insan sağlığını tehdit eden önemli faktörler olmuştur.[5]
İç ortamlardaki hava kirliliği etkilerini periyodik olarak ölçmek için pasif ve aktif ölçüm metotlarından faydalanılmaktadır. Çeşitli metal kuponlar ve örnekleyiciler (sampler) pasif yöntemler olup, elektronik esasla çalışan sensörlü (sabit ya da hareketli) veri kaydediciler (data logger) aktif yöntemler olarak tanımlanmaktadır. Bu tür izleme (monitoring ) araçlarıyla sürekli olarak iç ve dış ortamlar izlenmelidir. Eğer hava kirleticileri için belirlenmiş eşik değerler aşılıyorsa buna göre gerekli önlemler alınmalıdır.
Dış ortamlardaki etkileri araştırmak amacıyla yine hava kirliliği izleme istasyonları kurulmaktadır. Çeşitli kurumlar kent bazında kurdukları izleme istasyonları sayesinde hava kirliği verilerini elde etmektedir. Örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesi 10 hava kalitesi ölçüm istasyonu ile hizmet vermektedir. Ölçülen hava kirleticilerinin 15 dakikalık ortalamaları istasyonlardaki bilgisayarlar tarafından otomatik olarak kaydedilmektedir. Sonra bu veriler teknik elemanlarca saatlik ve günlük ortalamalara dönüştürülmektedir [6]. Ayrıca AB Projesi olan LIFE Projesi (Development of a GIS Based Decision Support System For Urban Air Quality Management In The City of Istanbul) sonucu elde edilmiş çıktılar günlük olarak yayınlanmaktadır. Aynı zamanda istenilen tarih aralığında yine istenilen bir istasyona ait hava kirliliği raporlarına da web üzerinden ulaşılabilmektedir.
(http://application2.ibb.gov.tr/IBBWC/HavaKalitesi.aspx)
Yine önemli diğer
bir projeye örnek de Abu Dabi Hava Kalitesi Web Sitesidir. Birleşik Arap
Emirlikleri Abu Dabi Çevre Ajansı ile Norveç Hava Araştırmaları Enstitüsü’nün
(NILU) ortaklaşa bir projesi olan Abu Dabi Hava Kalitesi ölçümleri de online
olarak halkla paylaşılmaktadır. Proje, hem halk tabanlı (community based) hem
de internet tabanlıdır (internet based). Harita kısmında istenilen istasyonun
lokasyonu, bu istasyonda ölçülen gazlar ve mevcut gaz kalitesi online olarak
sunulmaktadır. Bununla beraber istenilen bölgenin gürültü verisi, meteorolojik
verisine de ulaşılabilmektedir.
Şekil 3: Abu Dabi Hava
Kalitesi Web Sitesi [7].
İzlemeler sonucu
elde edilen verilere göre modellemeler yapılmakta bu sonuçlar GIS tabanlı
haritalar üzerinde gösterilmektedir. Bu tür bilimsel çalışmalar risk azaltma
çalışmalarında ve karar vericilerin daha kolay ve hızlı bir şekilde karar
almasında önemli rol oynamaktadır.
Şekil 4: Londra’nın 2002
yılı Ozon (O3) konsantrasyon modellemesi (µg / m3 ) [8].
SONUÇ VE
TARTIŞMA:
Halk
sağlığının, kültür mirasının ve ekosistemin korunması için iç ve dış
ortamların hava kalitelerinin ölçülmesi gerekli risk tedbirlerinin alınması
açısından çok önemlidir. Bu da sürekli bir izleme ile sağlanabilir.
İç
ortamlarda hava kalitesini artırmak için havalandırma sistemleri (HVAC) en
etkili yöntemdir. Ancak bunun da enerji ihtiyacına neden olup, maliyetleri
yükseltmesi kaçınılmazdır. Bu nedenle doğal havalandırmaya sahip ve daha az
enerji ihtiyacı duyulan mimari projelere ağırlık verilmelidir.
Şehirler
bazında çevre yönetim stratejileri geliştirilmeli, bu stratejiler içinde sorumlular, uygulayıcılar
ve halk olmak üzere herkese yer verilmelidir.
Dünyanın ekolojik
dengesinin korunarak canlılığın devam edebilmesi açısından oldukça önemli
çevresel risklerin azaltılmasına yönelik acilen tedbirler alınmalıdır.
Hava kirliliği
modelleme ve senaryo çalışmaları için GIS haritalama ve bilgisayar
programlarından faydalanılmalı bunun için disiplinler arası teknik işbirliğine
önem verilmelidir.
Diğer çevresel etkenlerden olan gürültü haritaları kent
ölçeğinde hazırlanmalı ve bu riske karşı da önlemler alınmalıdır.
Küresel ısınmanın etkileri ülkemiz açısından tartışılmalı, hava kirliliği, su, enerji, sanayi, ulaşım gibi konularda gereken önlemler Kyoto Protokolü’nün zorunluluklarını karşılamak amacıyla bir an önce alınmalıdır.
KAYNAKLAR:
[1] Havai (ABD) CO2
Ölçümleri:
(Dr.Tans P.,
NOAA/ESRL: www.esrl.noaa.gov/gmd/ccgg/trends/
)
[2]Kuzucuoğlu,A.-
Beylerbeyi Sarayında Risk Analizleri ve Koruyucu Tedbir Önerileri -İ.Ü. Sosyal
Bilimler Enstitüsü Doktora Tezi - İstanbul, 2011
[4]Deniz Seviyelerinde
Yükselme Senaryosu. (WMO&UNEP 1992)
[5] Masuda H., Ito T., Yokoyama S., Lida T.,
Shimakura K., Kobayashi S. - Investigation of Behavior Pattern and Risk- Assessment
of Main Indoor Air Pollutants in Sapporo and Nagoya
City Part1: Measuring
Result Of Vocs.
[8] Londra Şehri Yıllık Ozon Konsantrasyon Modellemesi, King’s
College Environmental Research Group
Yazıdan istifade edecekler için Referanslar:
1-Dr.Alpaslan Hamdi KUZUCUOĞLU
Kentsel Riskler ve Japonya Modeli
Konya Japon Kültür Merkezi Derneği Kültür Sanat Yayınları, 2012, Konya, 241 sayfa
ISBN 978-605-63408-4-0
2-Dr.Alpaslan Hamdi KUZUCUOĞLU
Hendese Bilim, Teknoloji ve Düşünce Dergisi 1. Sayı
Teknik Elemanlar Derneği (TEKDER) İstanbul Şube Başkanlığı Yayını
0 yorum:
Yorum Gönder